Haberler & Yayınlar

Sigortacılık Sektöründe Faaliyet Gösteren Kurumların Vergi Mevzuatı Karşısındaki Durumu

1. SİGORTACILIK SEKTÖRÜNDEKİ ŞİRKETLERİN TABİ OLDUKLARI TEMEL VERGİLER VE VERGİLER BAZINDA VERGİYİ DOĞURAN OLAYLAR

1.1. BSMV (Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi)

6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun “İkinci Kısım – Hizmet Vergileri, Birinci Bölüm Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi” başlığı altında 28 vd. maddelerinde, “Banka ve sigorta şirketlerinin 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün işlemler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu[1]düzenlenmektedir.

Madde hükmünden görüleceği üzere, sigorta şirketleri açısından BSMV’nin gündeme gelebilmesi için iki temel durum aranmaktadır. Bunlardan ilki, vergi konusuna giren herhangi bir işlemin yapılması, ikincisi ise bir tahsilat sonucu gelir (lehe para) elde edilmesidir.

Bir verginin miktarını belirtmek için temel olarak alınan değer olan matrah da BSMV açısından, İlgili Kanun’un 31. Maddesinde, “leha alınan para” olarak belirtilmiş olup, sigorta işlemleri açısında bu gelir, sigorta primi olarak ifade edilmiştir. Ancak buradaki prim yalnızca poliçede yer alan sigorta primi olup, bu primin hesabında broker veya sigorta acentesi gibi sigorta aracılarının, bu işlemler nedeniyle almış oldukları komisyon veya diğer ücretlerin indirim konusu yapılamayacağı düzenlenmiştir[2]. Örneğin, trafik sigortası yaptırmak isteyen “A” kişisinin “B” brokeri aracılığıyla “S” sigorta şirketi nezdinde yaptırmış olduğu bir sigorta poliçesinde prim tutarı 1.500,00 TL belirlenmiş, “B” broker, bu işlem nedeniyle, “S” sigorta şirketinden 40,00 TL komisyon ücretine hak kazanmış ise, “S” Sigorta şirketi tarafından BSMV’ye tabi olacak tutar, 1460,00 TL (1.500,00 TL – 40,00 TL) değil, poliçede yer alan prim tutarı olan ve komisyon ücretini de içeren 1.500,00 TL olacaktır.

Ek olarak, aynı madde de sigorta şirketlerinin, sigorta poliçesinin iptali durumunda, iptalin gerçekleştiği vergi döneminde, iptale konu işleme ilişkin vergileri, BSMV’den indirim konusu yapabilecekleri veya sonraki döneme ait beyannamelerinde indirim konusu yapabilecekleri düzenlenmiştir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, Sigortacılık Kanunu’nda sigorta şirketi, “Türkiye’de kurulmuş sigorta şirketi ile yurt dışında kurulmuş sigorta şirketinin Türkiye’deki teşkilâtını[3]ifade ettiğinden, merkezi yurtdışında olsa dahi, Türkiye’de teşkilatı bulunan sigorta şirketinin yapmış olduğu sigorta işlemler de BSMV’ye tabi olmaktadır. Bu husus, reasürans şirketleri için de geçerlidir, zira reasürans şirketleri de sigortacılık faaliyetinde bulunmakta işleyiş bakımından bir farklılık arz etmemektedirler.

Genel kapsamda, kanunun vergilendirme kapsamı çok geniş tutulduğu için, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda belirtilen tüm sigortacılık işlemlerinin BSMV kapsamında vergi konusu yapılabileceği söylenebilir. Bu nedenle, bu çalışmada özel durumların incelenmesi daha yararlı olacaktır.

1.1.1.     İstisnalar

İlgili Kanun[4]’un “İstisnalar” başlığı altında yer alan 29. Maddesinde, hangi özel durumların, BSMV’ye tabi olmayacakları sınırlı sayı ilkesi doğrultusunda belirtilmiştir.

Sigorta işlemleri kapsamında emeklilik şirketleri açısından, maddenin sırasıyla (i) bendinde, “emeklilik sözleşmeleri, hayat sigortaları (hayat sigortalarında ferdi kaza, hastalık sonucu maluliyet ve tehlikeli hastalıklar teminatlarının da ek teminat olarak verildiği sözleşmeler dahil) ve sağlık sigortaları ile ihracata ait nakliyat sigortalarında ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanı kapsamında yapılan sigortalarda  sözleşme ve poliçe üzerinden alınan paralar” ; (t) bendinde, “Emeklilik yatırım fonlarının, menkul kıymet yatırım fonlarının, menkul kıymet yatırım ortaklıklarının, girişim sermayesi yatırım fonlarının ve girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının para ve sermaye piyasalarında yaptıkları işlemler nedeniyle elde ettikleri paralar” ; (u) bendinde ise, “Bankalar, sigorta şirketleri, emeklilik şirketleri ve ipotek finansmanı kuruluşlarının kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerinin itibari değerlerinin üzerinde elden çıkarılması sonucu kendi lehlerine kalan paralar” BSMV’den istisna edilmiştir.

Aynı maddenin (j) bendinde ise, “Mükerrer sigorta muameleleri ile retrosesyon muameleleri dolayısiyle alınan prim, komisyon vesair paralar” BSMV’den istisna edilmiştir.  

Sigorta şirketi, kurulan sözleşme gereği, riski devreden risk taşıyıcısından alacağı prim karşılığı riski devralan konumundadır[5]. Ancak, bazı durumlarda, sigorta şirketlerinin akdetmiş oldukları sözleşme gereği üstlendikleri riskin boyutu yüksek olabilir ve riziko gerçekleştiğinde sigorta şirketi, sigortalının zararını tazmin etmekte zorlanabilir. Bu durumlarda, sigorta şirketleri, devraldıkları riskin tamamını veya bir kısmını başka bir sigorta şirketine devretmek isteyebilir. Bu işleme, reasürans işlemi, riski devralan ikinci sigorta şirketine ise reasürans şirketi/reasürör denmektedir. Retrosesyon işlemi ise, resürans yoluyla devralınan riskin, başkaca sigorta şirketlerine devrolunmasıdır. Her iki durumda da bir devir işlemi yani mükerrerlik mevcuttur.

İlgili maddenin (k) bendinde ise, “Biçilmemiş veya toplanmamış her türlü tarım mahsulleriyle tarım hayvanları için akdolunan zirai sigortalar dolayısıyla alınan paralar” BSMV’den istisna edilmiştir. Bu husus çalışmanın devamında detaylı bir şekilde açıklanmıştır[6].

İlgili maddenin (l) bendinde ise, “Nükleer rizikolara karşı yapılan sigortalar dolayısiyle alınan paralar” BSMV’den istisna edilmiştir.

1.1.2.     DASK ve TARSİM

DASK (Doğal Afet Sigortaları Kurumu) açısından belirtmek gerekir ki, Kurum, 6305 Sayılı “Afet Sigortaları Kanunu”nun 3/2. Maddesi uyarınca, her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Bu nedenle sigorta şirketlerinin, DASK adına düzenlenmiş olan poliçeler açısından, sigorta ettirenlerden tahsil ederek Kurum’a aktardıkları sigorta primlerinin BSMV’ye tabi olmadığı, ancak bu istisnanın, bu işlemlere aracılık eden sigorta şirketlerinin işlem nedeniyle elde ettikleri komisyon açısından geçerli olmaması nedeniyle alınan komisyon ücretlerinin BSMV’ye tabi olduğu söylenebilecektir[7].

TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) açısından ise, Kurum, 5363 Sayılı “Tarım Sigortaları Kanunu”nun 7. Maddesi uyarınca, sigorta şirketlerinin devrettiği primleri de dahil olmak üzere, her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Bu anlamda DASK ile benzerlik göstermekte, DASK için yapılan açıklamalar burada da geçerli olmaktadır. Ancak, 6802 Sayılı Kanun’un 29/k. maddesinde, “biçilmemiş veya toplanmamış her türlü tarım mahsulleri ile tarım hayvanları için akdolunan zirai sigortalar dolayısıyla alınan paralar”ın BSMV’den istisna edilmiş olması nedeniyle, DASK’tan farklı olarak sigorta şirketlerinin devrettikleri sigorta primleri nedeniyle Kurum tarafından sigorta şirketlerine ödenen komisyonlar BSMV’ye tabi değildir.

Özetle her iki kurum da her ne kadar 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. Maddesine göre, sigortacılık işlemleri ile iştigal ettiklerinden BSMV’ye tabi olsalar da, kamu hizmeti vermeleri nedeniyle diğer kanunlar uyarınca her türlü vergiden muaf tutulmuşlardır. Bu kapsamda, DASK açısından, bu işlemler için sadece aracı konumunda olan sigorta şirketleri, aracılık ettikleri diğer bir deyişle bir nevi transfer görevi gördükleri sigorta primleri açısından BSMV’ye tabi olmadıkları, yalnızca iç ilişkiden kaynaklı bu aracılık hizmeti için aldıkları komisyon ücretleri açısından BSMV’ye tabi oldukları söylenebilecek ise de TARSİM açısından işbu komisyon ücretlerinin de BSMV’ye tabi olmadığı söylenebilecektir.

1.1.3.     Sigorta Aracıları

Sigorta aracıları, sigorta acentesini ve sigorta brokerini tarif etmektedir[8]. Sigorta aracısı, sigorta sözleşmesinin tarafları olmak isteyen sigortacı ile sigorta ettiren adayını bir araya getirmeyi amaçlayan ve bunu meslek edinen kişi olarak tanımlanabilir[9].

Diğer bir deyiş ve geniş tanımla, sigorta aracısı, sigorta sözleşmesi akdetmek isteyen kişi (sigortacı da dahil olmak üzere) ile aralarındaki hukuki ilişkinin sonucu olan yetkiye dayanarak, sigorta sözleşmesinin akdedilmesi hazırlık çalışmalarını yöneten, somut olaya göre sigorta sözleşmesini akdeden, gerektiğinde de sözleşmeden kaynaklı borçların ifa edilmesine ve riziko gerçekleştiğinde tazminat talepleri hakkında kişilere yardımcı olmayı meslek edinen kişidir[10].

6802 Sayılı Kanun’un 30. Maddesinde, “sigorta aracıları tarafından yapılan sigorta işlemlerinde de verginin mükellefi sigorta şirketleri” olduğu belirtilmektedir. 5766 sayılı Kanun ile getirilen bu değişiklik öncesinde, sigorta aracılarının aldıkları komisyon, aracı nezdinde vergilendirilmekte iken, değişiklik sonrasında verginin mükellefi değişerek, sigorta şirketi nezdinde vergilendirilmeye başlanmıştır[11].

1.1.4.     Sovtaj İşlemleri

Sektörde çözülemeyen bir soran olan, sovtaj bedellerinin “lehe alınan para” olup olmadığı sorunu/çelişkisi halen giderilebilmiş değildir. Öncelikle belirtmek gerekir ki sovtaj, yalnızca mal sigortalarında karşımıza çıkan bir kavram olup, bir aracın/makinenin ağır hasara uğramış sayılabileceği bir senaryoda, aracın/makinenin hasarlı halinin ifade ettiği ekonomik değerden ibarettir.

Sigortacının da yükümlülüğü riziko gerçekleştiğinde gerçek zararı ödemek olduğuna ve bir şeyin ağır hasarlanması veya perte çıkması halinde gerçek zarar o şeyin rayiç değeri olduğuna göre, sigortacı tarafından ödeme yapılırken hasarlı şeyin sigortalı nezdinde kalması ve ekonomik değer ifade etmesi halinde, rayiç değerden o ekonomik değer (hurda bedeli) tenzil edilmektedir. Böyle bir senaryoda sovtaj ile sigorta şirketi arasında bir bulunmadığından (gelir gider anlamında) vergisel anlamda bir sorun ortaya çıkmamaktadır. Ancak, sigortacının hasarlı aracı (hurdayı) sigortalıdan devralarak, sigortalıya rayiç değer ödemesi yapması halinde, sigortacının o hurdayı satması gerekecektir. Bu durumda da hurdanın satışı halinde elde edilen para, vergisel olarak gelir olarak gözükebilmektedir. Oysaki, sigortacının aslında burada üstlenmiş olduğu risk rayiç değer olmakla birlikte var ise bu miktardan hurda bedelinin tenzil edilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde sigorta, zenginleşme aracı olarak kullanılmış olacaktır. Nitekim, hurdanın sigortalı nezdinde kalması halinde ödenecek tazminat miktarı da bundan ibarettir. Dolayısıyla, hurdanın yalnızca sigortacı tarafından parasal bir miktara dönüştürülüyor olması, sovtajın “lehe alınan para” olarak görülmesi için yeterli değildir.

Her ne kadar, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 28/03/2014 tarihli “Sovtaj işleminde BSMV uygulaması hk.” Başlıklı Özelgesi’nde, sigorta şirketlerinin ödemesi gereken tutar (rayiç bedel), sovtaj geliri kadar azaldığından, sovtaj geliri kadar sigorta şirketleri lehine bir tutar oluşmakta olduğu, bu durumda, hasarlı veya pert olan malın (aracın) bizzat veya vekalet usulüyle sigorta şirketlerince satıldığı durumlarda, sigorta şirketleri lehine oluşan sovtaj gelirleri üzerinden genel hükümler çerçevesinde BSMV hesaplanması gerektiği[12]  belirtilmiş ise de olması gereken yukarıda belirtilen nedenlerle sovtajın gelir olarak görülmemesidir. Güncel durumda da sigorta şirketlerinin bu hususta, idareye karşı açtıkları davalarda da belirttiğimiz yönde kararlar çıktığı belirtilmektedir[13].

1.1.5.     Karşı Vekalet Ücreti

Karşı vekalet ücreti, sigorta şirketinin taraf olduğu bir yargılamada avukat ile temsil olunduğu durumda, karşı taraf aleyhine, sigorta şirketi lehine vekalet ücreti hükmedilmesi durumunda gündeme gelmektedir. Avukatlık Kanunu’nun 164. Maddesinde düzenlenen vekalet ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade etmektedir.

BSMV açısından “vekalet ücreti” incelenip “lehe alınan para” olup olmadığı hususunda ise, yargılamada vekil eden avukatın, sigorta şirketinin bordrolu avukatları mı yoksa sözleşmeli avukatlardan mı olduğu önem arz etmeksizin, vekalet ücretlerinin lehe alınan para olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir. Zira, mahkeme ilamında yer alan vekalet ücretinin BSMV kapsamında vergilendirilebilir bir gelir olarak sayılması, sigorta şirketleri nezdinde bir paranın kalmasına bağlıdır ki, vekalet ücretleri, uygulamada vekil eden avukata ödenmektedir. Bu kapsamda, ilam vekalet ücretinin, asıl alacak ve yargılama gideri gibi kalemlerden bağımsız olarak doğrudan sözleşmeli avukatlar tarafından tahsil edilmesi durumunda, BSMV kapsamında vergiyi doğuran bir olay (tahsilat) gerçekleşmeyeceğinden, sigorta şirketleri açısından vergiden bahsedilmesi söz konusu olmayacaktır[14]. Ancak, ilam vekalet ücretinin, sigorta şirketi nezdinde kaldıktan sonra aktarılması durumu (gerek bordrolu gerek sözleşmeli avukata), GİB tarafından, vekalet ücretinin BSMV’ye tabi olacağı gerçeğini değiştirmeyeceği şeklinde belirtilmektedir[15].

Bu kapsamda, BSMV açısından matrahın “lehe gelen para” olduğu göz önüne alınarak, karşı vekalet ücretinin öncelikle sigorta şirketi tarafından tahsil edilmesi ve akabinde tamamen bordrolu veya sözleşmeli avukatlara aktırılması durumunda “lehe gelen bir para” olmayacağı için BSMV’nin söz konusu olmaması gerektiği, ancak, aktarılan miktarın kısmi olması durumunda ise, sigorta şirketi lehinde kalan miktar üzerinden BSMV’nin hesaplanması gerektiğini söylemek mümkündür.

1.2. YSV (Yangın Sigorta Vergisi)

Yangın Sigortası Vergisi, 2464 Sayılı (BGK) Belediye Gelirleri Kanunu’nun 40. ila 44. Maddeleri arasında düzenlenmiş olup, “belediye sınırları ve mücavir alanlar içindeki menkul ve gayrimenkul mallar için yapılan yangın sigortaları dolayısıyla alınan primlerin Yangın Sigorta Vergisi’ne tabi olduğu[16]” ifade edilmiştir. Dolayısıyla, bu verginin mükellefini yalnızca sigorta şirketleri oluşturmaktadır. Kanunun gerekçesine bakıldığında da verginin getiriliş amacının, yanığının söndürülmesi ve itfaiye giderlerine yardımcı olunması hususunda belediyelere destek olunması olduğu anlaşılmaktadır.

BSMV’ye benzer şekilde burada da vergiyi doğuran olay, sigorta priminin tahsil edilmesidir. Ancak bu hususta belirtmek gerekir ki, sigorta priminin belirli olması önem arz etmektedir. Zira, her ne kadar İlgili Kanun maddesinde “yangın sigortaları dolayısıyla alınan primler” denmekte ise de “yangın sigortaları” ifadesinin içerisinde yangına ilişkin teminatların da yer aldığı veya yangın hadisesi sonucunda meydana gelen zararı da karşılayacak bir poliçenin yer alıp almayacağı net değildir.

Bu durum sektörde bazı uyuşmazlıklara yol açmakta, belediyelerin bir kısmı, yangın teminatı içeren tüm sigorta sözleşmelerinin vergiye tabi olacağı konusunda ısrar etmekte, bunun yanında sigorta şirketleri ise, yalnızca yangın rizikosu için alınan prime ilişkin vergi hesabı yapılması gerektiğini belirtmektedir[17]. Bu hususta, yalnızca içerisinde yangın teminatının da yer alması sebebiyle, sigorta poliçesinde yer alan ve başkaca riskler için de verilen teminatlar göz önüne alınarak hesaplanan primler de dahil olmak üzere tüm primlerin vergiye tabi olması şüphesiz ki hatalı olacaktır. Zira, bu şekilde bir vergilendirme yapılması kanunun getiriliş amacıyla bağdaşmayacağı gibi, kanunun sınırlandırmış bir olduğu hususun fahiş bir şekilde genişletilmesine yol açacaktır.

Son olarak, BSMV’deki düzenlemeye benzer şekilde, Sigorta şirketlerinin vergilendirme dönemi içinde iptal edilen yangın sigorta sözleşmelerine ilişkin sigorta primleri, iptalin gerçekleştiği döneme ilişkin matrahtan indirilebilmektedir.

1.3. KDV Kapsamında

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’un 17/4-e maddesi uyarınca “Banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler” KDV’den istisna tutulmuştur. Buradan bahisle, KDV’nin BSMV’ye göre daha kapsayıcı olduğu, bu nedenle BSMV kapsamında alınan vergilerin istisna tutulduğu, ancak BSMV kapsamına girmeyen işlemlerin KDV’ye tabi olabileceği söylenebilecektir.

1.3.1.     Sigorta Aracıları

5766 sayılı Kanun’un 12. Maddesi ile 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’un 17/4-e maddesinde yapılan değişiklik ile sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerinin KDV’den istisna olduğuna hükmedilmiştir.

Bu kapsamda sigorta aracılarının bu işlemler haricindeki işlemlerinin açısından KDV’ye tabi oldukları söylenebilecektir[18].

Aynı paralelde, 24.07.2013 tarihli Özelge’de de sigorta şirketleri tarafından sigorta aracısına ödenen komisyonun diğer sigorta aracılarına veya tali acentelere aktarılması durumunda bu kısmın, istisna kapsamında değerlendirilmeyeceğini, KDV ye tabi tutulacağını ve aynı zamanda sigorta aracılarının aktifinde kayıtlı olan demirbaş veya nakil vasıtalarının satış işlemi sigorta muamele işlemi kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bahisle, KDV Kanununun 1/1 inci maddesine göre KDV’ye tabi olacağını belirtmektedir[19].

1.3.2.     Reasürans Şirketleri

Çalışmanın daha önceki bölümlerinde, reasürans şirketinin, sigorta şirketi tarafından devralınan riskin tamamının veya bir kısmının başka bir sigorta şirketine devredilmesi sonucunda, riski devralan ikinci sigorta şirketine dendiği belirtilmişti. Reasürans işlemi aynı zamanda mükerrer sigorta olarak da tanımlanmaktadır.

Reasüans şirketleri de, daha önce belirtildiği üzere, gerçekleştirmiş oldukları sigorta işlemleri açısından BSMV’ye tabi olduklarından, bu işlemler çerçevesinde KDV Kanunu’nun 17/4-e maddesi uyarınca KDV’den istisnadır[20].

VERGİ TÜRÜ BAZINDA VERGİNİN DOĞMA ZAMANLARI VE VERGİ ORANLARI

Gerek BSMV gerek YSV kapsamında vergi, sigorta poliçesi düzenlenip, sigorta ettiren tarafından sigorta priminin ödenmesi, diğer bir deyişle sigorta şirketinin tahsilatı gerçekleştirmesi ile doğmaktadır.

BSMV kapsamında, GVK’nın “Nispet” başlıklı 33. Maddesinde vergi oranı %15 olarak belirtilmiş, ancak 98/11591 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Genel BSMV oranı %5’e indirilmiştir.

YSV için ise, BGK’nın “Nispet” başlıklı 43. Maddesinde, ödenecek Yangın Sigorta Vergisi oranı %10 olarak belirtilmiştir.


KAYNAKÇA

Ergin, Numan Emre, “Karşı vekalet ücreti BSMV’ye tabi midir?”, Dünya Gazetesi, https://www.dunya.com/kose-yazisi/karsi-vekalet-ucreti-bsmvye-tabi-midir/625335#:~:text=Bankan%C4%B1z%20taraf%C4%B1ndan%20dava%20ve%20icra,tamam%C4%B1%20%C3%BCzerinden%20BSMV%20hesaplanmas%C4%B1%20gerekmektedir

Genel Sigortacılar Derneği, “Sigorta Aracılarının BSMV Mükellefiyeti Sigorta Şirketleri Tarafından Yerine Getirilecek”, https://www.gesid.org.tr/index.php/sektorden-haberler/166-sigorta-aracilarinin-bsmv-mukellefiyeti-sigorta-sirketleri-tarafindan-yerine-getirilecek.html

GİB, 09.12.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.17.01-2010/BSMV/28-06-173 sayılı Özelge

GİB, Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü’nün B.07.1.GİB.4.99.16.02-6802/29-153 sayı ve 18.11.2011 tarihli Özelge.

GİDER VERGİLERİ GENEL TEBLİĞİ SERİ NO: 86, Sayı : 26948, 26.07.2008, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2008/07/20080726-7.htm

Mocu, Esra Nur, Sektörün bitmeyen çilesi: Sovtaj tutarı üstünden BSMV, https://sigortacigazetesi.com.tr/sektorun-bitmeyen-cilesi-sovtaj-tutari-ustunden-bsmv/

Unan, Samim, “Yangın Sigortası Vergisi tartışması çözüm arıyor”, https://sigortacigazetesi.com.tr/yangin-sigortasi-vergisi-tartismasi-cozum-ariyor/

Unan, Samim, Türk Ticaret Kanunu Şerhi Altıncı Kitap : Sigorta Hukuku, Cilt 2, İkinci Kısım , Sigorta Türlerine İlişkin Özel Hükümler, Birinci Bölüm, Zarar Sigortaları, On İki Levha Yayınları, 1. Baskı, 2016, İstanbul

Yazıcıoğlu, Emine, Sigorta Aracılar Hukuku 1, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2010, s.1.

22230 nolu ve 17/03/1995 tarihli 46 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Genel

Katma Değer Vergisi Genel Tebliği Seri No: 110

70903105-180[5601-1406]-35009 sayılı ve 28.03.2014 tarihli Gelir İdaresi Başkanlığı Özelge,  https://www.gib.gov.tr/node/98104


[1] 6802 Sayılı Gider Vergileri Kanunu, m.28.

[2] GVK, m.31.

[3] Sigortacılık Kanunu m.2/1(p).

[4] 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu

[5] Unan, Samim, Türk Ticaret Kanunu Şerhi Altıncı Kitap : Sigorta Hukuku, Cilt 2, İkinci Kısım , Sigorta Türlerine İlişkin Özel Hükümler, Birinci Bölüm, Zarar Sigortaları, On İki Levha Yayınları, 1. Baskı, 2016, İstanbul, s. 13

[6] Bkz. Bölüm 1.1.2.

[7] Gelir İdaresi Başkanlığı Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü’nün B.07.1.GİB.4.99.16.02-6802/29-153 sayı ve 18.11.2011 tarihli Özelge.

[8] SK, m.2/1 b.

[9] Yazıcıoğlu, Emine, Sigorta Aracılar Hukuku 1, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2010, s.1.

[10] Yazıcıoğlu, Emine, s.2

[11] Bkz. GİDER VERGİLERİ GENEL TEBLİĞİ SERİ NO: 86, Sayı : 26948, 26.07.2008, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2008/07/20080726-7.htm (E.T. 26.01.2022)

[12] 70903105-180[5601-1406]-35009 sayılı ve 28.03.2014 tarihli Gelir İdaresi Başkanlığı Özelge https://www.gib.gov.tr/node/98104 (E.T. 26.01.2022)

[13] Mocu, Esra Nur, Sektörün bitmeyen çilesi: Sovtaj tutarı üstünden BSMV, https://sigortacigazetesi.com.tr/sektorun-bitmeyen-cilesi-sovtaj-tutari-ustunden-bsmv/  (E.T. 25.01.2022)

[14] Ergin, Numan Emre, Karşı vekalet ücreti BSMV’ye tabi midir?, Dünya Gazetesi, https://www.dunya.com/kose-yazisi/karsi-vekalet-ucreti-bsmvye-tabi-midir/625335#:~:text=Bankan%C4%B1z%20taraf%C4%B1ndan%20dava%20ve%20icra,tamam%C4%B1%20%C3%BCzerinden%20BSMV%20hesaplanmas%C4%B1%20gerekmektedir. (E.T. 25.01.2022)

[15] GİB, 09.12.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.17.01-2010/BSMV/28-06-173 sayılı Özelge

[16] BGK, m.40.

[17] Unan, Samim, Yangın Sigortası Vergisi tartışması çözüm arıyor, https://sigortacigazetesi.com.tr/yangin-sigortasi-vergisi-tartismasi-cozum-ariyor/ (E.T. 17.01.2021)

[18] Genel Sigortacılar Derneği, Sigorta Aracılarının BSMV Mükellefiyeti Sigorta Şirketleri Tarafından Yerine Getirilecek, https://www.gesid.org.tr/index.php/sektorden-haberler/166-sigorta-aracilarinin-bsmv-mukellefiyeti-sigorta-sirketleri-tarafindan-yerine-getirilecek.html (E.T. 18.01.2021)

[19] Aynı yönde bkz. Katma Değer Vergisi Genel Tebliği Seri No: 110

[20] Bkz. 22230 nolu ve 17/03/1995 tarihli 46 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği : Reasürans işlemleri nedeniyle reasürans şirketlerine aktarılan primler, sigorta şirketlerince sigortalılardan alındığı sırada vergilendirilmiş bulunduğundan, prim aktarma işlemi ayrıca katma değer vergisine tabi olmayacaktır”